13 Nisan 2010 Salı

seyyah değil anca seyyar


- pazar günü Fatma ve Esra ile hedeflediğimiz İstanbul kaçamağını başarmış olmanın haklı gururu ve sevincini taşıyorum. zira öncesinde 2 günlük bir atelye çalışması var idi ve proje asistanları olarak yapılacak tüm asistleri yapmak için sabahın köründen akşamın körüne yorucu iki gün yaşadık. istanbula gideceğim gün 3 te yatıp sabah 6 da kalkıp otobüse atlayıp sabah saat 11'den akşam sekiz buçuğa kadar iki kısa mola haricinde sürekli dolaşaraktan enerjimin her gıdımını kullandım. ama o kadar güzel o kadar şahane o kadar en en bi gün oldu ki hiç koymadı tabi bu uykusuzluk neyim. bir de her şey o kadar yolunda gitti ki, gerçi çok hayvani bi poroğram yapmadık amaçtan sapmamak için. bi ortaköy bi istiklal yaptık oraları buraları gezdik muhabbet ettik bol bol. her şey süper yolunda gitti ama bi tane egzantrik bi şey oldu onu yazmadan geçmiyim,

şöyleki sık sık şehirlerarası yolculuk yapan ve pek sabit oturmayı sevmeyen üstüne de dışardan gelecek her türlü gürültüye karşı tahammülsüz biri olarak mp3 çalarımı yanımdan ayırmam asla. hatta istanbula gideceğim sabahtan önceki gece geç saatlere kadar uyumamamın en önemli sebebi mp3 çalarımı şarj edip yol müzikleri atmaktı. neyse işte giderken Fatma ile beraber gittiğim için pek müzik dinlemedik bi ara açtım zorla Glee'nin soundtrackini dinlettim bak şu şarkı şöyle bu böyle diyerekten, sonra muhabbet falan derken zaten yol bitti. dönüşte tek başıma döndüm. ve koltuğuma oturduktan sonra ilk işim mp3 çalarımı kabından çıkarıp kulaklıklarımı takıp mp3 çalarımı çalıştırmak olacaktı ki, kulaklığımla mp3 çalarım birbirine bağlı değilmiş ben kulaklığı tutmaya çalışırken mp3 çalar elimden kaydı, yere düştü ve kayboldu, evet resmen kayboldu nereye nası hangi hızla savrulduysa kayboldu. otobüs de ağzına kadar dolu ve fakat ben durmadım tabi arkamdaki teyzeyi ve önümdeki koltuklarda oturan gençten delikanlıları taciz ettim kendim aradım taradım ve bulamadım. bi taraftan mp3 çaların mülkiyeti bana ait değil proje kapsamında ses kayıt cihazı olarak alındı ama ben kirli emellerime severek alet ediyorum kendi mp3 çalarımı kız kardeşceğime kaptırdığımdan mütevellit. hayır yani yolda düşürsem farketmesem koymaz bana gider bi tane daha alırım ama otobüsün içinde nereye gidebilir ki, bu olayın kendisi saçma. muavini de taciz ettim mp3 çaların ne olduğunu anlamadı i-pod diyince haaa dedi, o da ayrı konu, molada bakarım ben bayan dedi piki dedim oturdum yerime, gece çok geç saatte döndüğümüzden mola vermedik ben otobüs boluya varınca muavine ve şoföre laflar hazırlamıştım, söylemek üzere. ben inmeden önce arkamdaki teyzeler inince ben dedim bi daha bakayım orada muavin müdahale etti dedi durun bayan bi de ben bakayım ve benim oturduğum yerde derin bi soruşturma yaptı, nereden bulduysa çıkardı verdi mp3 çaları bana, ben hem şaşırdım hem böyle bi ulan nereye kaçtı nasıl oldu bu iş ya diye derin düşüncelere daldım. hiçbi zaman müziksiz seyahat edemem ıyy diye düşünen bana da böyle bi ders oldu bi şey oldu cağğnım yolculuk arada böyle bi ziyan oldu ama yine de çok güzel bi gündü bu da nazar bonciği oldu.

bu hafta da ankaraya gidicem hem de bikaç gün kalmayı hedefliyorum bakalım işalla maşalla başarılı olıciğim. bi ankara bi istanbul derken bi bakmışsın yurdumun bambaşka bi şehrinde olurmuşum önümüzdeki 6 ay için hedeflediğim tek şey bu, umarım gerçekleştirebileceğim yarebbim dinimiz amin.

-ayrıca benim blogun ya da benim hesabımın mı bilemiyorum RSS feed şeysi çalışmıyomuş yazdıklarım hiçbi yerlerde görünmüyomuş ben bu ayarı nası bozdum bilmiyorum dolayısıyla nereden düzelticem hiçbi fikrim yok, şayet bi fikri olan varsa ya da fikir edinebilecek bir arkadaşı var ise beni bi iletiştirsin derdime bi çare bulalım yazık ki bana :)

- düğünle ilgili fotoğraf istemek için taciz ettiğim kişiden pek neşeli bi mesaj aldım, keyfim yerine geldi. neşeli insan pek seviyorum ya hastasıyım hatta. devamı gelicek işalla maşalla.