3 Mayıs 2010 Pazartesi

ortaya karışık havasından



son zamanlarda birkaç kişiden birden duydum birbirine oldukça yakın cümleleri. ve fakat bu konunun bi şekilde çözülmesi lazım. zira insanların kalpleri gereksiz ve çözümsüz bi konu yüzünden ve yanlış bi açıdan ötürü kırılabilir. konu şudur; her bireyin karakterinde ve davranışlarında sahip olduğu/olmadığı ebeveynleri ve sahip olduğu/olmadığı kardeşleri ve de geniş ailesindeki bireylerle olan iletişimi oldukça etkilidir. özellikle ebeveyn, ailede kaçıncı çocuk olduğunuz bu durum üzerinde çok etkilidir. tek çocuk olmak, babayı veya anneyi çocukluk veya ilk gençlik  döneminde yitirmek, çok çocuklu bi ailenin çocuğu olmak farkında olmadan davranış kalıplarımızın hepsi üzerinde etkilidir. ki buna birilerinin itirazı olması asıl komik olandır gibi geliyo bana. yani mesela bi insanla iletişirken sen tek çocuksun ondan böyle bikbikbik demek karşındaki insanı kırmaktan başka bi işe yaramaz. çünkü tek çocuk olması onun inisiyatfiinde olan bi şey değil ve bunun bi suç olması veya davranışlarının sana göre yanlış olması aslında senin hatan. karşındakinin ebeveynleri ile olan ilişkisi de yine aynı şekilde koz olarak kullanılıyo ben de bizzat şahidim hatta bizzat başıma da geliyo bu durum. mesela babamla normalden farklı bi iletişimim olmasını insanlar sorun haline getirebiliyolar. sen şöyle davranıyosun çünkü babanla iletişimin böyle olduğu için şöyle empati kuruyosun bla bla bla. şimdi bu yapılan yorumun kime ne faydası var alla aşkına? gerçekten merak ediyorum, sürekli insanlarla konuşurken aile bağlarına vurgu yapmak herhangi bi şeyi değiştiriyor mu?

misal benim babamla iletişimim böyle olmasaydı farklı bi karakterim olacaktı. bu sefer de senin babanla iletişim iyi olmadığı için şu durumda böyle davranıyosun çünkü bla bla bla. ee ne oldu. hiçbi şey değişmedi değil mi? tabiki değişmedi, değişmeyecekti. zira bizler insan evlatları olarak sahip olduğumuz veya olmadığımız ebeveynlerimizle olan/olmayan ilişkilerimiz üzerinden kurguluyoruz kendi karakterimizi, buna da mahkumuz. o yüzden bi insanla bi şeyi konuşurken ebeveynlerle ilişki, tek çocuk olmak veya büyük çocuk olmak gibi şeyleri kişiler kendileri istemedikçe ve kendileri ile ilgili bir tespitte bulunmadıkları sürece karşındakinin yaptığı yorum worthless ve useless'tır. bazı zamanlarda bunu ben de yapıyorum o açıdan bi nevi kendime ayar verme şeysi oldu bu. mesela özellikle Pınarla ilgili başkalarıyla konuşurken cümleye genelde Pınar iki kardeşten görece uzun zaman sonra doğmuş ve son çocuk olarak daha şımarık yetiştirilmiş filan diyorum bi sürü insan için de yine buna benzer ifadeler kullanıyorum. farkettim ki bu yorumlar yıpratıcı ve gereksiz yorumlar .bi nevi günah çıkartma babında bunları buraya yazıyorum ki, kendimi kaybettiğim noktalarda bu yazı aklıma gelir ve silkinir kendime gelirim diyorum. bu tür cümleler kullanma alışkanlığımı tez vakitte bırakıcam işalla dinimiz amin.


bir içki masasında üç kız bi araya gelirse ve saatler boyu oturursa genelde yakışıklı erkekler, varsa sevgilileri, ailevi sorunları ve moda konuşulur, bol bol dedikodu yapılır ve fakat dünkü buluşmada Burcu, Pınar ve ben ezberbozan! bi şey yaptık masadan kalkarken de çok acayip kararlar aldık;

1. evlenmiyoruz (tabiki aday yok halihazırda, olsaydı bu kadar bol keseden atamazdık)
2. kesinlikle çocuk yapmıyoruz (deli işi, deli)
3. devlet bizi kesin yurtdışına yollayacak, günümüzü gün edicez. (umut fakirin ekmeği bi yerde)

tabi aynı masada ülkeyi ve türkiyeyi kurtarmayı atlamadık, toplumsal cinsiyet rolleri ve problemlerini konuştuk ama taksimde kimseleri sallandırmadan olaysız ayrıldık. Ayrıca hem Burcuyla hem Pınarla konuşmak çok iyi geldi. gerçi Pınarla pek verim alamadık bi geldi bi de gitti. artık acısını bi dahakine çıkarırız. ama Pınar gelmeden önce Burcu benle bi motivasyon konuşması yaptı. anam valla nası iyi geldi nası iyi geldi. her şeyi yaparımi şahaneyim moduna girdim hatta üzerine biraz kitap bile okudum, büyük gelişme :) yani eywallahing Burcu.

Burcu bana çok güzel desenleri olan krem rengi bi şal almış, hatta o kadar beğenmiş ki kendisine de alacakmış ama sadece bi tane varmış ve o bir tanecik benim oldu, evde Senem'e gösterdim baya yalvardı abla nolurr bana ver diye ama tabiki avcunu yaladı. zaten ben şallardan yana hep çok şanslı olmuşumdur. bundan önce de Tarık şal hediye etmişti bana ve o da pek güzeldi ve hala güzel.

üds'dir kpds'dir derken güzel türkçemizin deyim yerindeyse ağzına sıçıyorum resmen. arkadaş aklıma sürekli kelimelerin ingilizcesi geliyo. durumla ilgili inceden ayarı aldım ama elimde değil. azcık da kafayı yiyo gibi hissediyorum. hayır bi de azcık fransızca öğrenmeye başladım ya, oradan da birkaç kelime öğrensem artık konuşurken araya ingilizce ya da fransızca kelimeler sıkıştırmaktan ziyade araya türkçe kelime sıkıştırır duruma gelicem. aman diyim dikkat edeyim. ama işte bazı ingilizce kelimeler de çok güzel be, türkçe de tam karşılığı yok ama ingilizce söyleyince ingilizce bilen biri için tam anlamı vermiş oluyosun.


birkaç ay önce tivitıra şey yazmıştım. yok işte iki türk neden feysbukta fotoğraf altında ingilizce yorum yapma gereği duyuyolar anlamıyorum gerçekten. ki hala anlamıyorum ama buna benzer bi şeyi ben de yaptım gerçi sildim geri ama 18 yaşındaki kendini bulma uğraşında olan kuzenim Sevinç feysbukta duvarıma ingilizce bi soru yazdı ben de ingilizce cevap verdim. saçma oldu ama ayıp olmasın diye bikaç gün silmedim. ama artık yok neyseki. gerçekten çok anlamsızmış ve benim anlamamam normalmiş. kendim denedim gördüm.

vavieni izledim. aslında sinema bloguna yorum yazasım da var ama sanki üşeniyorum, öyleyse yarın.

sabah evden çıkıp boluya gelebilmek için değişik bi macera yaşadım. asrın hatasını yapıp normalde bindiğim sıhhıye dolmuşu yerine ulus dolmuşuna bindim ve 3 amca ve şoförün paralı askerlik-ergenekon konularında bağırarak sohbet ettiklerine tanık oldum. neyseki mp3 çalar hayat kurtaran bi cihaz ve beni de kurtardı sağolsun.

Ankara-Bolu biletleri ben birinci sınıftayken 8 lira idi, yoldan bindiğimizde 5 liraya bile gidebiliyoduk. 6 yılın sonunda fiyat 17 liraya dayandı ve son bi darbe. bu gelişimde öğrendim ki bilet 20 lira olmuş. 6 yıllık gedikliyim diye 18 lira almışlar babamdan. evet bu bileti babama itekledim yol parasından yırttım. arkadaş bıktım bu yollara para saçmaktan. mesela çankırı-ankara arası da 2 saat 15 dakika sürüyo bileti 7 lira bi şey biz veriyoruz 20 lira. neyse gerçi bikaç defa daha vericem bu parayı daha da vermicem. boşa cellallendim.

bu across the universe şarkısını şu abi çok güzel söylüyor, flasforwardda rastladığımdan beridir ki dinle dinle bıkmadım. tavsiye ederim.

soundtrack dinlemekten normal insan albümü dinleyemez hale geldim ama pişman değilim (doğrudur soundtrackleri de normal insanlar yapıyor ama tek kişi tek albüm değil, vurgu ona). soundtrack işi tam tembel işi. her albüm için değil belki ama genelde, adamlar belli bi tema çerçevesinde sana şarkı seçiyolar, sen de senin zevkine hitap ettiğini düşünüyosan güzel bi playlist edinmiş oluyosun otomatikman. pek verimli. özellikle the boat that rocked, bridget jones I-II böyle albümler. çevir çevir dinle hiç sıkılmazsın.


tivitır dolayısıyla tanıdığım, tanıdığım demeyeyim de bildiğim, yazdıklarını takiplediğim insanlardan birkaçı ile pek uzun sohbet edesim var. ve sohbet etme isteğimin tek nedeni, bazen bu takip ettiğim insanların anlatacak çok şeyi olmakla birlikte anlatmadıklarını düşünüyorum. yani aslında tam olarak şöyle, hani bazen insan hiç tanımadığı birinin duvar gibi karşısında durmasını ister karşısındakini duvar olarak kullanır ve kimseye söylemediği şeyleri pat pat anlatır. hah işte böyle duvar olmak istiyorum. biraz manyakçıl bi havası olabilir söylediğim şeyin ama ne bilim bunu yapmak istiyorum ama henüz bi girişimim olmadı bu konuda. her an olabilir tabi. çok ego dolu bi istek sanırım ya hero kompleksine yakın bile duruyo diyebiliriz hatta.


böyle kendime objektif olma çabalarımı gördükçe aklıma yurtta kantinde rastladıkça dalga geçtiğimiz bi özgün şarkısı geliyo. şarkının adını ve konuyu bilmiyorum ama içinde "kendime yokuş olurum" cümlesi geçiyodu. ben anca kendime yokuş olurum ya ahaha.


anlayamadığım birkaç konu var onlar da artık arkası yarın.


sevgiler bizden efenim.