28 Ekim 2014 Salı

social media you're doing it wrong

sosyal medya iletişimi biraz bozuk bir şey değil mi?

birinin bir yere kendisiyle ilgili bir şey yazması otomatik olarak tepki görmek için yazması anlamına geliyor bana göre. fakat kişinin kendisiyle ilgili yazdığı şeye tepki versen "ay bu da bana yazdı" olarak anlaşılmasına iddia oran bile açmıyor. ya da benim niyetim bozuk bilemiyorum.

açıktan noldu bi şey oldu desen, bu buna yazıyor olur. dm'den desen bu da benim her yazdığıma bi şey diyor olur. iletişim kuralım diye giriyoruz ama iletişim kurmamak için takla atıyoruz. çünkü sınır olmadığını varsayarak hareket ettiğimizde duvara tosluyoruz genelde. yine de çok da güzel iyi anlaşabildiğim insanlara var, yetiyor onlar sağolsunlar.

bi de bu sosyal medya dedikleri gavurun mediocrity dediği şeye övgü gibi yav resmen. herkes her zaman aynı şeyleri yazıp duruyor, buradan marjinallik beklemek aptallık ama yine de herkesin bu kadar ortalama olması ve bunu vasata çekmekten hicap duymaması üzücü.

bu mevzudan ayrı bi de hiç sike sürülmeyecek bir fikri akılsızın birinin yazıp,  sonra üstüne yüzlerce insanın bu en gereksiz mevzu üzerine sayfalarca konuşması, tartışması var. 5 para etmeyecek fikir tartışılıp o kadar büyüyor ki yazan insan, şişen egosu sonucu uçmaya başlıyor. don't feed the troll out don't feed the akılsız in.

whatevs

eskiden, müzik dinlemeyi bilmezken, müzik sadece fondu benim için. şimdi sadece müzik dinlemek için vakit ayırıyorum, müziğin içinde kayboluyorum. güzel deneyim skjdfk.

çok okuyandan ziyade düzenli okumaya çalışan bir insanım, pek de kayda değer okumadığımı düşünürüm esasen. edebiyat odaklı oluyor okuduklarım(ki tema olarak bayağı da sınırlı neyse ona girmeyelim) ama hiçbir zaman yazabileceğimi düşünmemiştim. birkaç defa okuduğum kitaplardaki cümleleri okumadan kendi kendime düşündüğümü fark ettim, birkaç kişi de sen neden hiçbir şey yazmıyosun bu kadar okuduğuna göre kafanda bir şeyler oluyodur denemelisin diyince bende hafif bi heves oluştu. fikri bile hoş. yeni dönem kedi şeyini görmüş yara sanmış yazarları gibi değil de azıcık daha derine inebilen bir şeyler yazabilecek biri olabilsem keşke diye hayal kuruyorum ufaktan.

aşırı küçük, mini minicik şeyleri çok büyük bir şeymiş gibi algılamaya başladım son dönemde. aşırı ilgisizlikten muhtemelen oluyor, ama aşırı ilgi görmememenin faili ben değilim, bu durumu değiştiremem. o yüzden böyle devam edeceğim. ama sonuçta insanların benim beğendiğim şeyleri beğenip bunu belirtmeleri güzel bir şey. bi yandan da yeni insana tahammülüm yok, böyle böyle yaşlanıp ölüyosun sanırım.

iş arkadaşlarıyla vakit geçirme mevzusunun bana çok acayip geldiğini fark ettiğimde ne yalan söyleyeyim biraz zavallı bir durumda olduğumu hissettim. çünkü hayatımın çok büyük bir kısmını iş yerine iş yerindeki insanlarla geçiriyorum. ofisi en az 5 kişiyle paylaşıyorum ve beraber vakit geçirebileceğim hiç arkadaşım yok. 300 kişilik fabrikada 1 kişi var iletişim kurabildiğim o da biraz bozuk bi iletişim türü(bu konuya hiç girmeyelim altan).

sene başında kara kitap'a başlayıp daralıp bırakmıştım, şimdi kendime ve arkadaşlarıma verdiğim söz sebebiyle geri döndüm daha iyi gidiyor şimdi. bazen vay oç ne biçim yazmış derken yakalıyorum kendimi. kitabın bir yerinde pamuk beyin oryantalizme çakmasına uyuz oldum ama neyse sonuçta benim karşı argümanım sağlamlaşmış oldu. oryantalizm benim hassas noktam, oryantalizme laf edeni görünce kutsalıma küfredilmiş gibi hissediyorumsdfkjdg yok bu kadar değil tabii ama yine de 6 yıllık uluslararası ilişkiler eğitimimden gurur duyduğum tek şey şarkiyatçılık'ı okumuş ve kısmen anlamış olmam. o yüzden hoşuma gidiyor hava atması.

bazen her şey gözüme çok kötü görünüyor, sonra geçiyor. böyle böyle yaşlanıp ölüyosun sanırım.