13 Eylül 2011 Salı

it's all business

Geçenlerde birkaç aydır görüşmediğim bir iş arkadaşımla tüm günü beraber geçirmek durumunda kaldım. Gereksiz detayları geçiyorum ama sonuç olarak 9 saat yan yana oturduk. İşimiz ya yeni evlenecek olan ya da yıllar önce evlenmiş olan insanlara mobilya satmak olduğu için muhakkak evlilikten bahsediliyor. Bir de ortak arkadaşlarımız içinde evlenen ya da evlilik hazırlığında olan birtakım insanlar var. Onun anlattıklarını dinlerken, sevgili olmak/evlenmek ile iş bulmak arasındaki inanılmaz benzerlikler dikkatimi çekti.



Ben beyaz atlı prens beklemiyorum, çevremde yaşananların da farkındayım. Ama arkadaşımın bariz bir yalvarma tonu ile "Sinem n'olur biraz kilo ver" dediğini duyunca bir kere daha düşündüm. Biriyle beraber olabilmek için, çift olabilmek için değişmek gerekiyor buna eminim. Benim söylediklerim biraz havada kalıyor tecrübesizliğimden ötürü ama işte gördüklerimden bu çıkarıma varmak çok zor değil. Velhasıl bence bu kilo ver demekler, düzgün giyinmekler, çok bilmiş davranmamler filan it's all business be. bu it's all business aşağıdaki videoyu izleyince anlam kazanacak endişeye mahal vermeyelim.


Birisi için değişmek, başka birisi için bambaşka biri olmak, bir önceki kendini tamamen ortadan kaldırmak ve bunu sonu belli olmayan bir ilişki ve de herhangi "biri" için yapmak saçma geliyor bana. Birlikte olduğum adam için bir şeylerden taviz vermekten bahsetmiyorum burada. Tamamen bambaşka biri olmaktan bahsediyorum. Evlenme aşamasında belirli alışkanlıkların törpülenmesi veya kültürel farklılıkların tolare edilebilmesi bir sonraki aşama oluyor. Ben ilk tanışıldığı döneme takıldım. Zaten bu iş görüşmesi ile benzer olduğunu iddia etmemin temel nedeni de bu. 

 İş görüşmesine giderken prezantabl olmak zorundayız hepimiz. İnsan kaynaklarının gözüne girmek için fiziğimiz düzgün olmalı, düzgün giyinmiş olmalıyız hatta mümkünse yeni bir giysi olmalı. Saçlarımız fönlü olmalı, makyajımız abartıdan uzak fakat muhakkak yapılmış olmalı, kendimizi çok düzgün ifade etmeliyiz. Mümkünse tecrübeli olmalıyız, işleri berbat etmemek için.

 İleride sevgili olmak istediği adamla sevgili oldukları netleşene kadar beraber yemek yemeyen insanlar var bu yüzden. Neden yemek yemiyor adamın yanında? Çünkü yemek yemeyi kaba buluyor bu kız. Hani var ya pembe sıçmak. hah bunun bi tezahürü gibi düşünün. Kız öyle nomnomnom yemek yerse adamın kendisinden hoşlanmayabileceğini düşünüyor. Aynı kız bu adamla 5 yıldır sevgili, onu da not düşelim.

Bir "kilo ver" cümlesinden benim aklıma bunların üşüşmesi tabii ki benim suçum. ama şimdi şöyle bir bakınca biriyle sevgili olmak/evlenmek bir iş görüşmesinden farksız geldi bana. Üniversiteyi bitirip işe girdiğim, yaşım da biraz geçkin olduğu için bu evlilik mevzuları ha bire burnumun dibinde bitiveriyor. Tabi ben kendim biraz marjinal olduğum için anca böyle laflar hazırlayıp yazıyorum. of çok pis havaya girdim biraz caz dinleyeyim hı hımm.

tabi bir de bu kilo ver'i duyunca geçenlerde bir milyonuncu kez izlediğim sex and the city'nin ilk filmindeki ana konuya ve aşağıda videosu yer alan güzel sahneye çağrıştım. 






-Why did we ever decide to get married?
+I guess we were afraid it would mean something if we didn't.
-I'm sorry to have done that to you.
+I'm sorry to have done that to you.
-You know the funny part?
+Is there a funny part?
-We were perfectly happy before we decided to live happily ever after.
+Guess the joke's on us.
- It's a good closet.
+ Thanks.
-It's comfortable.
+Is this what you had in mind
when you installed the carpet?
-I'd like to think I was that smooth.
+We better get up
before the new owners bust in on us.
-And the way we decided to get married...
...it was all business.
No romance.
That's not the way
you propose to someone.
This is.
Carrie Bradshaw...
...love of my life...
...will you marry me?


sevgili olmak ile iş görüşmesi arasındaki farklardan evlilik teklifine geldik gibi olmasın, söylemeye çalıştığım şeyle paralel bir sahne bu. tabii tüm filmi ve diziyi izleyenler için çok daha anlamlı gelecektir. 


so, şöyle bir toparlayacak olursak, 


1. değişim kaçınılmaz.
2. birisi için değişilebilir, tavizler verilebilir.
3. ve fakat verilen tavizlerin ne olduğu önemli.
4. ben size değişmeyin demiyorum hobi olarak yine değişin.
5.ama birilerinin sizinle birlikte olma ihtimali için baştan değişmeyin.
6. ben öyle yapıyorum mesela, hiçbir faydasını da görmüş değilim ama en azından kendimim.
7. beni böyle sevmedikten sonra istemem ben o sevmeyi zaten.




siz bilirsiniz yani.


yazdıklarımın tamamı için karşıt argüman da yarattım aslında. kendi kendimin anti-tezcisiyim. neyse birkaç yer tartışılabilir ama yine de genel olarak böyle düşünüyorum.


bir de çok içimden geldi, bu yazıyı en sevdiğim Sinem'e ithaf ediyorum.