29 Ocak 2013 Salı

diziler bizim canımız.

doctor who'nun yeni bölümüne 2 ay var. David Tennatlı bölümleri izlemeyi kalbim kaldırmıyor, Matt Smihtli bölümlerinin de hepsini 3-4-5-6 kere filan izledim. hala canım sıkılınca açıp sevdiğim sahneleri izliyorum ama diziden tiksinmeden bu saplantıma ara vereyim diye başka dizilere bakmaya başladım.

daha doğrusu doctor who saplantımı tumblrla sınırladım. adeta terör estiriyorum. ama mükemmel capsler, gifler yapıyorlar ya, muhteşemler. diziyi bilmeyenler için baya sıkıcıdır eminim ama takip edenler benim gibi çıldırıyordur eminim.

first world pains: tumblrda fangirllük yapmak çok iyi de şöyle kötü bir tarafı var, bu fangirllük müessesesesi 13-16 yaş kızlarının tekeli altında. paylaştıkları capsler ve gifler hariç yazdıkları her şey çok sapıtık geliyor bana, tahammül edemiyorum ama bi yandan da takip etmek zorunda hissediyorum kendimi. iyi değilim. 

ne diyorduk? hah yeni diziler. Dexter'a başladım bol sezonlu ve elimin altında ilk 5 sezonu bulunduğu için. 4. sezonun başındayım. Sherlock gibi süpersonik bir polisiyeyi seyredince bu tarz bi donut yiyen düz polisleri seyretmek biraz sıkıcı. ama dizi tabii ki bu düz polislerden ibaret değil. düz polislerle ilgili olmayan kısmı fena değil, izlenebilitesi var.

Showtime yapım şirketinin dizileri birbirine çok benziyor belki Dexter'ı tam benimsememem bu yapım şirketi yüzünden. Weeds de Nurse Jackie de prensip olarak Dexter'la aynı. Normal hayatı olan bir karakter var, normal yaşamına devam ederken bi de kimsenin bilmediği bi hayat yaşıyor. heeeeeer sezon finalinde alternatif hayatının açığa çıkma riskiyle karşı karşıya kalıyor ama bir şekilde yırtıyor ve yine ikili bir hayat yaşamaya devam ediyor. bu durum bir süre sonra sıkıcı oluyor. çünkü bölüm sonunda "aha şimdi sıçtı" diyeceğim bi sahneden sonra "nasıl olsa yırtacak bi şekilde" diyorum ve aynen de böyle oluyor. izleyecek daha 4 sezon var belki bölümler ilerledikçe dizi de daha ilginçleşmeye başlar. bi de diğer izlediğim dizilerden farklı olarak bu dizideki hiçbir kadın karakteri sevemedim hatta erkek karakterleri de sevemedim. hepsi aşırı gıcık geliyorlar, bilmem neden.

bi de arada Girls'ü izledim. Süper gerçekçi dizi olması açısından çok başarılı. bi de 12 bölümde dizideki tiplerin ne kadar değişebileceğini görmek çok hoş. Lena Dunham'ı çok takdir etmekle birlikte aşırı kıskandığımı belirteyim. bi insan hem yazıp hem yönetip hem de oynamamalı ya. Lena bırak biraz da arkadaşların yazsın, oynasın, çeksin kızım. :(

Sine ile konuşunca Grey's anatomy'e de başlamaya karar verdim. diziyi izlediğini bildiğim birçok arkadaşım var hepsinin "lanet olsun böyle diziye, böyle drama mı olur aq" tepkisi verdiğini biliyorum ama bu aralar bu tarz bi şeyler izlemek istiyorum. kendim ettim kendim buldum(3 sezon izledikten sonra intiharın eşiğine geldi).





kalbim Van'da kaldı.

dün sabaha kadar "bu van kahvaltı salonlarının olayı ne yææ" diyen bir insandım(her boka burun kıvırmakta üstüme yok). fakat dün kahvaltıyla tanışınca "hayatta yemek yemeye dair her anlamda tatmin oldum, hayatımın bundan sonraki döneminde yemeğe dair herhangi bir beklentim yok" kafasına ulaştım. olm bence az bile bahsediliyor bu kahvaltı salonlarından ya. böyle bir kahvaltı yok. ben son 7 ayda bu kahvaltıda yediğimden daha az şey yemişimdir ha. öyle bi yemek yani. ayılığımdan taviz vermedim. pişman değilim. yine olsa yine yaparım. siz de gidin yiyin bu nimetlerden faydalanın.

kahvaltı normal kahvaltılardan epey farklı. normal kahvaltılarda olabilecek zeytin, peynir, bal, kaymak, tahin-pekmez, domates salatalık dışında yöresel birkaç bir şey var biri kavut biri de yumurta ve unla yapılan mahluka mıydı tam ismini hatırlamıyorum bi şey. ikisi de yemesek de olur klasmanında ama neticede değişik şeyler. ondan sonracıma bi de bal kaymak ve antep fıstığını bi tabakta bi araya getirmişler onu da beğendim ben baya da yedim. beşiktaş maçı şerefine ortaya menemen de söyledik askfjdsalf. o da iyiydi. fındık-fıstık filan da vardı bi de yeşillik vardı. ya çok güzeldi be. lsdkflksdf

bi de ekmek çok güzeldi, hem normal pide gibi olan ekmekten hem de kete vardı. kete ekmeğin aynısı tek farkı yağla yoğruluyor. annem pek güzel yapar kendisini, aşina olduğum için bayılarak yedim. hiç yememiş insanlar için de değişik bi lezzet.

mekana gelecek olursak, kahvaltı salonu olduğu için kimse bi an önce yiyin kalkın diye sizin gözünüzün içine bakmıyor, rahat rahat kahvaltı yapıyosunuz. istediğiniz kadar çay içebiliyosunuz. kahvaltıdan sonra kahve de ikram ediyolar. ya çok şahane bi olay gerçekten. (delirmiş)

bizim gittiğimiz yer Van'daki bir kahvaltı salonun bayisi, belki o yüzden hizmet bu kadar iyiydi. her kahvaltı salonu bu ayarda mı bilemiyorum. bizim gittiğimiz bahçeli 4. caddede. Ankara'da olan varsa gitsin yisin, hatta beni de çağırsın asdkfjsakjf.

Ankara'da ortalama bir kahvaltı 15-20 lira civarında oluyor genelde. 8-10 liraya da kahvaltı bulmak mümkün tabii ama ya kahvaltı tabağı kötü oluyor ya da çay sınırlaması oluyor 1-2 bardak gibi, öyle kahvaltı yapacağına hiç yapma daha iyi. burası kişi başı 25 lira civarında tutuyor, ki verdiğiniz paraya gerçekten değiyor. her hafta ya da her gün gidilebilecek bir yer olmadığı için 40 yılın başı arkadaşlarınızla yapacağınız bir kahvaltı için fiyatı oldukça makul.

ben ayı gibi yediğim için kahvaltının üstüne 1,5 saat kadar yürüdüm baya iyi geldi mideme, akşam 7'ye kadar da su hariç ağzıma tek lokma koymadım. kahvaltının hakkını verdim diye düşünüyorum. 

yine gidelim, yine yiyelim. ^_^ 

insanity workout 4. hafta

hello again.

insanity work out'un ilk ayını bitirmiş bulunmaktayım. bu hafta ikinci aya balıklama atlamıyoruz ve  recovery week dediğimiz ara bir dönemden geçiyoruz. geçen cuma yürürken ayağımı burktuğum(fark etmedim sonradan  çıktı acısı) için bu haftanın hafif egzersizli geçecek olması benim açımdan şans oldu. gerçi ilk burktuğuım gün umursamadım ve cuma-cumartesi-pazar egzersizlerini yaptım. pazartesi günü de hayvani bir kahvaltı yaptığım için (bunu ayrıca muhakkak yazıcam) 7-8 km hafif tempoda yürüdüm. eve gelince de babayı aldığımı fark ettim. bir iki güne toparlarım diye düşünüyorum.

ilk ayın genel bir özetini geçeyim diycem ama aslında daha önce yazdığım 3 yazıda da hep aynı şeylerden bahsettim ondan ötürü tekrar etmicem bir daha. kondüsyonum sürekli artıyor kendime güvenim de aynı şekilde. mide bulantısı işini de çözdüm, spordan 1,5 saat önce muhakkak bir şey yiyorum, yulaf kepeği olur, sebze yemeği olur. spor sırasında rahatsızlık hissetmiyorum artık.

bu ara haftanın videosu oldukça hafif. fakat ikinci ayın ilk videosunu seyrettim de baya tırstım. zira ilk aya göre ikinci ayın videoları 20 dakika (YİRMİ) dakika daha uzun(oha aq). ısınma hareketleri bile baya saykodelik. şınav pozisyonunda sağa sola zıplar mı la insan diye baktım durdum(mantık kurallarına aykı di mi  şınav ve zıplamak sakjflkdfj). gerçi ilk ay için de buna benzer bir şey olmuştu. süreye değil ama hareketlere çok takılmıştım. şimdi de süreye takıldım, sanki 1 saat boyunca hareketleri yapamacakmışım gibi geliyor. ama muhtemelen uygulamada öyle olmayacak, paşa paşa yapıcam o hareketleri.

ikinci aydan beklentim bayağı yüksek. sağlık koçum(eheh) Mustafa sağolsun çok destek oluyor bana. bi sürü yiyecek içecek listeledi bana. neleri nelerle yiyebileceğim hakkında fikir verdi. spor öncesi ve sonrası üzerine de konuştuk baya. onun desteği benim de gayretimle ikinci ayın da altından başarıyla kalkacağım diye umuyorum.

ilk ay hem insanitye alışmayı  hem de ağır bir rejim döneminden çıkmış olmayı bahane ederek yememem gereken birçok şey yedim. ikinci ay sadece yemek zorunda olduklarımı yiyip, spora harfiyen uyucam. bunu da buraya özellikle yazıyorum ki caymayayım. bu sayede kilo da vereceğime inanıyorum. hadi inş.

bu ay yeni olarak bi de ayakkabı mevzusu var. rengi ve numarası kalmadığı için yarı fiyata güzel bir ayakkabı buldum[fakirlik:( ]. haftaya onunla da ilgili bildirim yaparım. kendisinden çok umutluyum.

burayı insanity journalı olarak kullanmam çok iyi oldu. zira eğer buraya yazmasaydım belki de ilk haftadan bırakıp daha hafif bir programa geçebilirdim. bi de Sine'ye "ben yazdığın şeyi anlamıyorum ama yine de okuyorum" dediği için teşekkür ederim. birisinin buraya yazdıklarımı okuması göründüğünden de kıymetli.

bir sonraki yazı ikinci ayın ilk haftasının ardından gelecek. felç olmaz da yazarım inşallahaskfdjsf.

ciao.

22 Ocak 2013 Salı

insanity workout 3. hafta

ay miriba.

kondüsyon aldı başını gidiyor dostlar. insanity'e ilk başladığımda 10 dakikalık ısınma bölümünün ikinci dakikası itibariyle dilim dışarı sarkıyordu. ısınmayı zar zor bitirip videodakiler 30 saniye mola alırken ben 1,5-2 dakika mola alıyordum. şimdi ısınmanın 9. dakikasında anca yorulmaya başlıyorum ve videodakilerden daha fazla mola almıyorum. ısınmadan sonraki 5 dakikalık esnetme bölümünde bazı yerlerde belli bir pozisyonda beklemek gerekiyor ben o beklemeleri yapamıyordum, bırakıyordum. şimdi onları da yapıyorum. şınav pozisyonundaki tüm hareketleri hala yapamıyorum ama yapabildiğim kadarında hareketi tam olarak yapıyorum yarım yamalak değil.

baya zorlayıcı bir spor olmasıyla hiçbir sorunum yok. şu ana kadar üstesinden gelemediğim tek bir sorunum var o da mide bulantısı. hala neden midemin bulandığını çözemedim. her zaman bulanmıyor ama bazı günler bulanıyor ve çok rahatsız edici oluyor. bununla ilgili hala denemeler yapıyorum. spora başlamadan 2 saat öncesine kadar bir şey yemiyordum ilk başlarda ama şimdi değiştirdim bunu. çünkü iki saat bir şey yemeyince enerjim çok düşük oluyor spordan yeteri kadar verim alamıyorum. süreyi 1 saate çektim. ama 1 saat öncesine kadar yediklerimin miktarları oldukça az. 20-25 gram light çikolata ya da yarım meyve gibi ufak tefek şeyler tüketiyorum. böyle ufak şeyler bile bazen spor esnasında mide bulantısına sebep olabiliyor. yediğim şeyi her gün değiştirip denemeler yapıyorum. bugün mesela yulaf kepeğinden poğaça ile peynir yedim. bu mide bulantısı yaptı. belki yediklerimin üzerinden yeterince zaman geçmeden spora giriştim, bilemiyorum. bu mide bulantılarının sebebini bulursam şey ederim, neyse.

ondan sonracıma hala kilo kaybı olmadı. niye kilo vermediğimi biliyorum zira yememem gereken şeyleri yiyorum, neyse ki bu spor sayesinde kilo almıyorum. şimdilik buna odaklanmış durumdayım. 6 kilo daha vermek istiyorum ama yemek yemeyi aşırı seven biri olarak son 6 ayımı bir sürü şeyi yemeden geçirdiğim için şu anda psikolojik olarak kendimi yemek konusunda kısıtlayabilecek kadar sağlam hissetmiyorum. 15 nisana kadar kilo korumaya odaklanıcam. 15 nisandan sonra vermek istediğim kilolar için bir program yapıcam kendime.

her ne kadar kilo veremiyor olsam da incelmeye devam ediyorum bu arada. neredeyse haftada 1 santim incelme söz konusu, eh hiç yoktan iyi.

bi de ben insanity'e başlarken 63 günlük programı bir kere yapıp sonra daha hafif bi sporla devam ederim ya da yürürüm diye düşünüyodum ama sanırım 63 günlük programlar halinde buna devam edicem, zor ama çok hoşuma gidiyor. ne bileyim.

bu şekil.

15 Ocak 2013 Salı

insanity workout 2. hafta


merhabalar.

insanity'de ikinci haftayı da bitirmiş bulunmaktayım. bu hafta benim ihmalkarlığım yüzünden ufak bir kaza oldu ama onun dışında her şey yolunda gitti. bugün ikinci fit-testi yaptım. bir önceki haftanın skorlarını yazdığım kağıdı fit-testin sonuna kadar olduğu yerden çıkarmadım ve bir önceki skorlarıma bakmadım, sayıları görüp kendimi daha fazlasını yapmaya şartlandırmamak için. ona rağmen skorlarım bir öncekinden yüksek çıktı. bir de hareketleri daha düzgün yapabildim. kondisyonum gün geçtikçe artıyor, çoğhoş.

ufak kazayı da anlatayım, ben yaptım siz yapmayın efenim. perşembe günleri benim kilo koruma rejimime göre protein günü. uzun zamandır bu perşembe günleri genelde evde oluyorum ve yatar/yuvarlanır pozisyonda oluyorum. bu hafta bir de regl dönemine denk geldi, iyice enerji koruma programına soktum kendimi, yattım yuvarlandım. sadece protein tüketmek zorunda olduğum için de yediğim şeyler baya az oluyor. porsiyon sınırlamam yok ama ben hiçbir şeyi çok tüketmek istemediğim için perşembe günlerini genelde 2-3 küçük öğünle geçiriyorum. geçtiğimiz perşembe günü de sabah 10 gibi peynir ve yumurtadan oluşan kahvaltımı yaptım, sonra bir şeyler izlemeye daldım. akşam üzeri 4'e kadar su içmek dışında hiçbir şey tüketmedim. normalde yaptığım bir şey değildir ama nedense o gün böyle denk geldi. karnım acıkmıştı aslında ama üşendim yemek yemeye. sonra da yemek yersem sporu yapmak için en az iki saat daha beklemem gerekecekti. kendimi iyi hissettiğim için ve yemek yiyip beklemek istemediğim için spor yapmaya karar verdim.

10 dakika ısınma ve 5 dakika stretchingin son bir dakikasına kadar bir sorun yoktu. fakat stretchingin son dakikasında başım dönmeye, gözlerim kararmaya başladı. birkaç saniye sonra da etrafımdaki sesleri duymamaya başladım. bayılacağımı fark edince koltuğa oturdum, nefesime odaklandım, anneme ayakkabılarımı çıkartıp bacaklarımın altına yastık koyarak ayaklarımı yükselttim. birkaç dakika sonra her şey yoluna girdi. 10 dakika sonra da süt içtim, daha sonra yemek yedim biraz. tamamen düzeldim. fakat spora geri dönemedim maalesef.

velhasıl diyeceğim o ki, insanityi yaptığınız süre boyunca kendinizi çok uzun süreler aç bırakmayın. tok olmayın ama aç da olmayın kesinlikle.

bunun dışında, hamlama gibi bir sorunum yok artık, ilk haftanın 4. günü itibari ile çok çok azalmıştı zaten ama ikinci hafta itibari ile hiçbir şeyim kalmadı. hareketleri yaparken de çok daha az mola alıyorum artık. şınav pozisyonundaki hareketlerde daha uzun süreler harekete iştirak ediyorum.

kilo vermemiş olmama rağmen bel ve basen bölgesinde birer santim incelme mevcut. uzun vadede hareketleri daha fazla ve daha düzgün yaptıkça yediklerimi de iyice düzenledikçe ayda 2 kilodan fazla olmayacak şekilde kilo kaybı da bekliyorum. inandık olacak inşallah.

insanity çok güzel gelsenize.

8 Ocak 2013 Salı

insanity workout 1. hafta

hellolar.

efendim bugün insanity workout'un ikinci haftasına girmiş bulunmaktayım. geçen haftayı bi özet geçeyim istedim:

videoları izlerken videodaki hareketler ve hareketler yapılırken olmanız gereken hız bana çok imkansız gelmişti. adı üstünde insanity, hakikaten bi noktada çılgın atıyor hareketler. ama şöyle cesaretlendirici bir tarafı var, programı uygulatan hoca bile hareketleri yaparken tıkanıp mola alıyor. dolayısıyla hareketlerin tamamını eksiksiz yapmak değil de hareketi doğru yapmak bu noktada önemli. ki adam da bunu sık sık dile getiriyor sağolsun.

ben fit-testten sonraki gün yataktan kalkamadım anacım. 5-6 aylık haftada 6 günlük bir spor tempom olsa da sahip olduğumdan bile haberim olmayan her kasım ağrıdı. fakat ben bu hamlamaya kanıp sporu aksatmadım. her gün muhakkak yaptım. ki zaten ilk 3 günden sonra o kas ağrıları neredeyse tamamen yok oluyor. sporu yaparken de herhangi bir ağrım olmadı. zaten 10 dakikalık ısınmanın 2. dakikasında her yanınız ısındığı için ağrılar uçup gidiyor. tek kötü tarafı sabahları yataktan kalkmak. baya felçli gibi oldum ben. bir de geçen hafta tamamen evdeydim ve yatıp yuvarlandım. bu da baya olumsuz etkiledi beni. işe gittiğim günler daha iyiydim, hareket ettiğim için ağrılarım baya azdı.  insanityi yapacak olursanız sakın hamladığınız için ara vermeyin, daha kötü olursunuz. sporu yapmaya devam edin. 

bugün itibari ile ilk haftaki videoları tekrar etmeye başladım. bugünkü performansım bir öncekinden baya fark etti. yaptıkça da iyiye gidecek diye umuyorum. ilk ayın videoları 38-41 dakika kadar sürüyor ve bu sürenin 10 dakikası ısınma(ki ilk gün ben daha ısınırken allahım sana geliyoruma bağlamıştım sakdjfkasfdj), sonraki 5 dakikası esneme, sonraki 20 dakikası yoğun hareket ve son 3 dakikası da tekrar esneme şeklinde. esneme kısımları çok şahane, yogayı sevenler varsa bu kısımları da çok seveceklerdir. haftada bir kere recovery diye bir şey yapıyoruz. adam bu recoveryi yogadan, pilatesten çalmış çırpmış sağolsun. yogasever arkadaşlar bu recoveryi de severek yaparlar. ben belli pozisyonda durma işini çok beceremiyorum ama vakit geçtikçe daha uzun süreler durmayı başaracağıma inanıyorum.

videoların beni en zorlayan tarafı şınav ve şınav pozisyonundaki türlü hareketler. şınav çok zor arkadaş ya. kollarım çok çelimsiz olduğu için pek beceremiyorum. videodaki tiplerin yaptıklarının 1/5'ini anca yapıyorum ama bu da uzun vadede daha iyi hale gelecek diye umuyorum. ki bugün 8. gün ve geçen hafta yaptıklarımdan daha fazla şınav ve türevi hareketlerden yapabildim. böyle böyle daha iyiye gidecek inşallah.

kilo ve ölçü olarak da skor bildirmek lazım aslında ama ben ödem tutma döneminde olduğum için kilo açısından bir fark varsa bile bunu bilemiyorum maalesef. fakat belim bir santim incelmiş bi haftada, bunu belirteyim. bir sonraki hafta kiloda değişme olmuş mu onu da yazarım.

işte bu şekil. insanity diyip korkmamak lazım, ağrılara da aldırış etmemek lazım. 

hadi size iyi insanityler, haftaya bildiririm yine.

1 Ocak 2013 Salı

new mi year?




aklımda 2012 ile ilgili minik minik notlar var, toparlayabilirsem yazmak istiyorum buraya.


* 2012 kötünün iyisi bir yıl oldu. dönüp bakınca yaşadıklarım, yaptıklarım, başardığım şeyler önceki 5 yıldakilerden çok daha fazlaydı.

*ankarada bundan önce hiç bu kadar gezip, yiyip, içmemiştim. special thanks to Gökçe.

*haziran ayında 4-5 günlüğüne istanbul'a gittim, daha önce online muhabbet ettiğim insanlarla yüzyüze görüştüm. ilk defa nikah şahitliği yaptım. kendimle ilgili radikal kararlar aldım.

*başıma gelen iyi veya kötü görünen hiçbir şeye iyi ya da kötü anlam yüklemedim, kategorize etmedim, etiketlemedim. başıma gelen şeyleri başıma gelmiş şeyler olarak düşündüm. uzun vadede iyi görünenlerin kötüye, kötü görünenlerin ise iyiye döndüğüne şahit oldum.

*birçok yazarla yeni tanıştım, çokça türk edebiyatına daldım. muhteşem yazarlar tanıdım.

*4 farklı kız arkadaşımın hayatında muazzam değişiklikler oldu, hepsine ayrı ayrı sevindim.

*yüz yüze yeni görüşmeye başladığım birkaç insanı çok sevdim.

*biraz eksildim, pek çoğalmadım.

*çok güzel hediyeler aldım, mutlu ettiğine inandığım hediyeler verdim.

*Gökçe sayesinde Doctor Who izlemeye başladım. David Tennant ve Matt Smith ile tanıştım. ikisini ayrı ayrı çok sevdim. hatta erkek cinsiyle ilgili tüm iyi hislerimi bu ikisine paylaştırdım.

*BBC serileri ile kafayı bozdum, çok da iyi güzel oldu.

*aylaklık yapmayı öğrendim.

*sokakta tek başıma iyi vakit geçirmeyi öğrendim.

*kilometreler boyu yürümeyi, havanın ve şehrin tadını çıkarmayı öğrendim.

*Dil-Tarih'i daha çok benimsedim. benim okulum diyebildim içtenlikle.

*daha tahammülsüz biri oldum. ortamdan/muhabbetten sıkıldığımı ifade etmekten çekinmedim.

*31 aralık gecesi iki farklı insandan "doktorlu yıllar" temalı yeni yıl dileği aldım. best new year wish ever oldular benim için.

* 3 farklı insanın doctor who temalı şeyler gördüklerinde bana haber verme motivasyonunda olduklarını gördüm. çok güzel bir duyguymuş, çok sevdim bu duyguyu.

*yıl içinde en çok mumford and sons, feist, bombay bcycle club ve kings of leon dinledim. hepsi ayrı ayrı harikalar.

2013 için to-do ve wishlist karması bir liste hazırladım.  yaptığım ya da aldığım şeylerin yanına tarihiyle birlikte not alıcam, sonra da yıl sonunda burada yayınlamak istiyorum. kıfsmet.

fit-test and insanity workout




meraba. öncelikle iyi seneler. bu yazıyı yazmamın iki sebebi var. birincisi kendimi motive edebilmek, ikincisi yazacağım konuyla ilgili türkçe çok az geribildirim var, bu işe girişmek isteyenler araştırırken bu yazıyı da okusunlar gaza gelsinler, hem de bir fikirleri olsun istedim. çünkü ben de başlamadan önce daha önce yapanlar nasıl yapmış diye baktım baya az şey yazmış insanlar, hatta çoğu yarıda bırakmış, yazmaya devam etmemiş. inşallah benimkisi öyle olmayacak. 9 hafta boyunca haftalık yazılar yazıp, gelişmeleri bildireceğim.

ben aralık ayı sonuna doğru temmuz itibariyle haftada 5-6 gün yaptığım tae-bo isimli 50 dakikalık sporun artık bana yetmediğine kanaat ettim ve bir arayış içerisine girdim. 22 kilo vermeme rağmen göbeğimin hala olması hem de baya büyük bir göbeğimin olması arayışımı daralttı. göbeğimi eritmek için neler yapabilirim diye bakınırken bir arkadaşım Shaun T isminde birinin hiphop abs isimli 30 günlük bir programı olduğunu söyledi. ben de aradım taradım hiphop absi buldum onu bulurken yanında da insanity workout diye bir şey buldum. 

hiphop abs de insanity workout da aylık program olarak hazırlanmış iki ayrı spor programı. hip hop abs 30, insanity workout 60(tam 60 gün değil aslında 9 hafta) gün sürüyor. hip hop abs'in programını bulamadım ama yapmak isterseniz zaten indireceğiniz video klasöründe program da oluyor. ben hip hop absi biraz hafif buldum o yüzden insanity workout'da karar kıldım. bundan sonraki yazılarda da insanity workout'u yazıcam. insanity'nin programı şurada var. videolar olmadan programa bakmak saçma tabii de, yazıyı okuyanlar merak ederse az çok bir fikirleri olsun diye şey ettim.

ben bugün fit-test ile başladım insanity workouta. fit-test 8 farklı hareketten oluşuyor. her hareketi 1 dakika boyunca olabildiğinde hızlı bir şekilde yapmanız ve hareketi yaparken saymanız gerekiyor. fit-test ortalama 2 haftada bir yapılıp skorların karşılaştırıldığı bir program. ben fit-testi yapmadan önce baştan sonra videoyu izlediğimde 6 aydır spor yapıyor olmama rağmen, bu hareketlerin çoğunu yapamayacağımı düşünmüştüm. ama öyle olmadı. videodaki profesyonellerin ilk fit-testlerindeki sonuçlara çok yakın sonuçlar çıktı. gerçi ben biraz hile yaptım, hareketler arasındaki molaları biraz daha uzun tuttum.

fit-test'i ve insanity workout'u yapmadan en az 2 saat önce yemek yemiş olmak gerekiyor. spor ile yemek arasındaki süre ne kadar kısa ise o kadar mide bulantısı oluyor, hareketler arasındaki molalarda mümkün olduğu kadar az su içmek gerekiyor, öbür türlü hareketleri yaparken su rahatsızlık veriyor. 

her biri 1 dakika olan 8 hareketi yaklaşık 25 dakikada tamamladım. ama burada süre çok sorun değil, tek dikkat etmemiz gereken husus hareketler arasındaki molada vücudu soğutmamak. ben salon içinde yukarı aşağı yürüyerek nefesimi topladım. sadece 6. harekette midem çok bulandı o yüzden kanepeye uzandım.

ayakkabı giyerek bu programı uygulamak gerekiyor, çünkü şınav pozisyonunda birkaç hareket var ve ayağınızda sadece çorap olunca halının üzerinde kayıyorsunuz hareketi yapmak zorlaşıyor.

yarın 40 dakika süren ilk insanity workout'umu yapıcam. burada da günlük değil haftalık olarak fikir beyanında bulunacağım. hadi inş.

ciao.