19 Ocak 2011 Çarşamba

afyon degil ayfon hihehe

Hayatıma 3 farklı yerden 3 adet Çağrı girdi. Gerçi birisini ben zorla soktum. Öbürkini servisten tanıyorum, çok iyi bir insan bir çocuk babası sabah 10 akşam 10 çalışıyor, telefonumun şarjı bittiğinde telefonunu kullanmama izin verdi. Diğeri bizim IT departmanında çalışan bir nördaley. Kendisi ile benim dışımda kimse iletişim kuramıyor, halbuki çok eğlenceli bir çocuk. Hayatıma zorla soktuğum da çok entellektüel ve esprili bir arkadaşımız. Seviyoruz kendisini.

Bindiğim servis sayesinde her gün zamanda yolculuk yapıyor sayıyorum kendimi. Radyoda çalan azer bülbül, upuzun saçlarına tost yapan kız sayesinde. ilgili bkz: şu ve bu

Ayfon aldım dostlar. ve galibaysa kendisi ile aşk yaşıyoruz. arkadaş adamlar çok güzel yapmış ya. her şeyleri bi ayrı güzel. bi de apple'ın böyle bi ingiliz beyefendisi tavrı var. mesafeli ama çok kibar ve düşünceli. tanesi 0.99 dolardan iki tane application satın almıştım appstore'dan. iki gün sonra yaşadığım adrese ve ismime kesilmiş faturanın maili geldi. yasal zorunluluktan olduğunu biliyorum ama çok sevimli değil mi ya? adamlar yasal ama sevimli beyler.

bir de ayfonun sosyal statu göstergesi olması ile ilgili bi durumlar var. bende aslında ayranı yok içmeye tahtravanla gider sıçmaya ekolü gibi oldum. ama öyle değil. sosyal medyayı ve interneti aktif olarak kullanmaya çalışan biri olarak gerçekten tam da ihtiyacım olan şeyi aldım. sadece gösteriş için değil, üstelik miras değil alın teri.

iki tane satış felaketi anlatacağım. ikisi de bizzat benim başımdan geçti. birincisi, ayfonu aldıktan sonra, daha önce kızkardeşime telefon aldığımız telefoncuya gittim. dedim ben türkçe karakter kullanmak istiyorum bu ayfonda, ilk aldığımda aslında vardı o özellik ama ben telefonu kitleyip restore etmek zorunda kalınca gitti o özellik dedim. adam da aa ayfon mu aldın? kaça aldın? nereden aldın? aa çok pahalıya almışsın aynı fiyata ben daha iyisini satıyorum hem senin aldığın da baya çizikmiş dedi. ölür müsün öldürür müsün şimdi? 

ikincisi ise, pek sevgili kuaförüm işten ayrıldığı için ben de o kuaföre Eren olmadığı için gitmek istemediğimden başka bi kuaföre gittim. orta yaşlı bir amca. sordu, ne yapcaz diye, dedim fön. buyrun oturun dedi. oturmamla daha bi hafta önce kestirdiğim ve herkesin bayıldığı saç şeklime bok atması bir oldu. bak bu saçın birbiriyle alakası yok, ben bunu bi keseyim dedi. ben de soğuk bir şekilde siz fön çekin yeter kesmeye gerek yok dedim.

bu iki dükkana da bi daha adımımı atmam ben. başkalarının yaptığı işlere bok atarak bir şeyler yapmaya çalışan insanlar her yerdeler. ama bilmiyorlar ki takdir etmedikçe, takdir edilmeyecekler. bokkafalar. 

Tivıtırı ne kadar sevdiğimden bahsetmiş miydim? muhtemelen evet. bir kez daha belirtmek isterim. çok seviyorum tivitır seni. hastasınım. tivitır sayesinde tanıdığım insanları da çok seviyorum, tanıyamadığım ama hergün yazdıklarını ilgiyle ve heyecanla okuduğum insanları da çok seviyorum. bir nevi sevgi kelanbeğiyim.