23 Mart 2010 Salı

film kritiği yapan hasba diziler içün kritik yaparsa*

aslında bayaaa hem de en gereksizinden bir öfkeyle bi şeyler yazmıştım halbuki tek olayım Glee hakkında bi şeyler karalamaktı. artık ilahi bi şey midir yoksa teknik mi adlandıramiciim şimdilik, efenim benim laptop piyuvv dedi kapandı zira kendisi şu sıralar bir kaloriferden farksız çalışıyo minicik odamı maksimum miktarda ısıtıyor. zaten artık diz üstü değil sehpanın üstündeki asimetrik tavlanın üstü bi model oldu kendisi. ama tabi bu durum beni herhangi bir eylemimden uzaklaştırıyor mu? kesinlikle hayır. ama zor oluyo ne yalan diyim, en kısa zamanda hal çaresine bakmak icap ediyor.

neyse ne diyodum, evet Glee. efenim bu Glee dediğimiz ilk sezonu yayınlamış,13 bölümden oluşan müzikal bir dizimiz. hem de high school olanından amma velakin öyle high school musical'daki gibi değil, bu biraz daha farklı. fotoğraftan da anlaşılacağı üzere luzır arkadaşların toplaştığı bir eğlence klübü bu Glee dedikleri. yani kurgusal olarak herhangi bir şey beklemek zaten çok mantıklı değil. işte bildiğimiz klasik ortalamanın altında bi lise, dandik bi müdür, hırslı birbirinden manyak hocalar ha bi de idealist bi hoca, çok çılgın öğrenciler vs. zaten bölümleri de genel olarak tematik çalışmışlar,  muhakkak bir yolla birkaç tane bilindik güzel şarkı dinliyosunuz bi de dizide çok fazla kişi ve perspektif olduğundan ötürü her bölümde bir perspektiften bişiler anlatıyolar. açıkcası harcanan emek muazzam, bi de ünlü şarkıcı ablalar da pek beğenmişler (jenıfır ile mad'ana).  nisan ortasında yeni sezonu başlayacakmış o açıdan diziyi geç keşfetmiş olmak verimli oldu, bir de bölümlerden birinde hav ay met yor mathırın lecındry kişiliği barni stinsın da rol alacakmış, hatta rol almış, geçenlerde tivıtırda gördüm yok efenim bu Glee şeysi beni yordu gibisine, ama kimbilir ne eğlenceli bi bölüm olmuştur. velhasıl kafa yormayan çerez dizi diye tabi ettiğimiz konum için bu dizi çok uygun düşüyo, gerçi 42 dakika civarında olduğu için az uzun çerezlik için ama şarkı dinlemeyi seviyosanız kısa bile gelebilir. göreceliliğin gözü kör olsun. ama işte müzik olaylarını sevenler kaçırmasın baksın, bi de loser- geek olayları da var az biraz onlar da ayrıca neşeli.

hazır dizi demişken bu house iyice eşşeğin kulağına su kaçırdı ya. adamlar resmen ayda bi bölüm yayınlamaya başladılar. tamam yani kolay değil diziyi çekmek anladık da bu kadar da olmaz. zaten son sezonki bi dolu atraksiyonu beğenmiyorum ama işte toktorun hem yeri ayrı hem hatırası var, takipliyoruz öyle veya böyle.

ayrıca lie to me de içimde yarayan bi kana oldu. zira ben kendisini geçtiğimiz pazartesi başlayacak diye biliyordum meğer haziranda yayınlanmaya başlayacakmış. hatta bununla ilgili geçenlerde bi röportaj okudum, kendisi ingilizceydi ama anladığım kadarıyla biraz tahtı sallanıyormuş bu lie to me'nin. yani amerikan halkının eğilimini bilemiyorum tabi toktor house'dan sonra cal lightman hoşlarına gitmedi dicem ama bu adam toktoru dörtle çarpar ikiye böler, ki hem dizinin  konusu çok acayip hem oyuncuların performansı çok şahane. ama garip tabi. fox'un da tee sezon biterken diziyi yayınlayıp riske atması da acayip geldi ama onlara soruncası diyollar ki, efenim yazın bütün diziler bitiyor o açıdan ortalık boşaldığı içün biz lie to me'yi koyduğumuz gibi reytingleri acayip kaparız falan. ama yine de bi sezonda 12 bölüm çekip bi yıl bekletmek, üstüne bir de haziranda yayınlanması hiç hoş değil, yine de gerçek. ama ne olursa olsun bi heycan bekliyoruz biz kendisini.

Glee'den girdim diğer iki diziyi de araya sıkıştırdım, birkaç bir şeyler daha sıkıştırasım var ama daha da yeter diyorum şimdilik. geri kalanı geride kalsın bi süre daha.

fotoğraftaki gibi poz veresim var ya, çok şirinler.
severek izliyoruz.


*bugün meltemle okulun önceki mezunlarından birinin fotoğraflarına bakma gafletinde bulunduk da, kendisinden böyle bi sekizinci tekil kişi olarka bahsedip de orijinal adam olmaya çalışmış, oradan geyik malzemesi çıktı bi hayli, başlık da onun ürünüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder